- Türkiye Milli Kooperatifler Birliği
- Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Anasözleşmesi (Son Şekli)
- Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Tarihçesi
- 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu
- Kooperatifçilik İlkeleri
- Dünya Kooperatifler Günü Temmuz'un İlk Cumartesi Günü Kutlanıyor
- 2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı
- Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Afiş
- Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı (2012-2016)
- The Turkish Cooperative Strategy Paper and Action Plan - English
- Stratejik Plan Hazırlama Kılavuzu
- 2018, 2019, 2020 Yılları Faaliyet Raporu
- 2021 Faaliyet Raporu
- 2022 Faaliyet Raporu
- İletişim
6 TEMMUZ 2013 ULUSLARARASI KOOPERATİFLER GÜNÜ ICA VE BM'İN MÜŞTEREK MESAJI
Uluslararası Kooperatifler Birliğinden (ICA) Mesaj
91’inci ICA Uluslararası Kooperatifler Günü
19’ uncu BM Uluslararası Kooperatifler Günü
6 Temmuz 2013
“Kooperatif girişim kriz dönemlerinde güçlü kalır”
6 Temmuz 2013 tarihinde kutlanacak olan bu yılki Uluslararası Kooperatifler Gününün teması “Kooperatif Girişim Kriz Dönemlerinde Güçlü Kalır” olmuştur“. Diğer iş formlarının mevcut ekonomik mücadelelerle karşı karşıya kaldığında nasıl yeterli oldukları düşünüldüğünde bu uygun bir temadır.
Yatırımcıların sahip oldukları iş modelleri şu anda ekonomik ve sosyal ve çevresel açıdan istikrarsızlıklar yaşarken kooperatif modeli kriz dönemlerinde dirençli olduğunu defalarca göstermiştir.
Mali kriz, uzun vadeli kalıcılık yerine kısa vadeli kazanca değer vermenin tehlikeleri ile ilgili destansı bir örnek olmuştur. Karşı karşıya kalmış olduğumuz küresel krizler, finansal getirileri insan ihtiyaçlarının önüne koyan bir iş modelinden kaynaklanmış olup, bu model, kazançları özelleştirmek ve kayıpları sosyalleştirmek isteyen bir modeldir. Mülkiyet modellerinin çeşitliliğinin bir bütün olarak daha istikrarlı bir mali sektöre katkıda bulunduğuna dair önemli kanıtlar vardır. İnsan ihtiyaçlarını kendi merkezlerine yerleştirmek suretiyle kooperatifler günümüzdeki sürdürülebilirlik krizlerine cevap vermekte ve kendine özgü bir “ortak değer” oluşturmaktadırlar. Ayrıca kooperatif modeli, yirmi yıldan fazla bir süredir kapitalizmin başına bela olan ve finansal performansın iyi işin ana göstergesi olduğu şeklindeki bir tuzağın mağduru olmamıştır. Oldukça basit bir şekilde, kooperatif, faydaları tek bir paydaş için maksimize etmek istemeden sonuçları bir dizi paydaş için “optimize” etmek isteyen kolektif bir sürdürülebilirlik arayışıdır.
Bu aynı zamanda durumun zorlaştığı zamanlarda en üstte bulunan birkaç kişi yerine tüm işgücünün kooperatifin iyiliği için hayati öneme haiz olarak görüldüğü anlamına gelir. Hiç şüphesiz ki küresel kamuyu sarsan başka bir alan ise birçok büyük bankanın uygulamaları ve sonuçta kapanmalarıdır. Yatırım ve mevduatlar için güvenli olarak kabul edilen saygıdeğer kuruluşların da sıklıkla zayıf ve kötü yönetilmekte oldukları görülmüştür. Ancak Finansal kooperatifler genellikle çok daha fazla başarılı olmuşlardır. Tasarruf ve kredi kooperatifleri, kooperatif bankaları ve kredi kooperatifleri büyümüş; kredinin özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere akmasını sağlamış ve dolaylı olarak istihdam oluştururken bölgeler arasında istikrarını korumuştur. Üyelerin mülkiyete, kontrole ve çıkarlara sahip olması şeklindeki benzersiz bileşim dirençli olmalarının temelini oluşturmakta ve rakiplerine karşı bir dizi avantaj sağlamaktadır. Küresel bankacılık pazarının şaşırtıcı oranda büyük bir dilimini temsil eden finansal kooperatifler ile modelin daha iyi anlaşılması çok önemlidir.
Profesör Johnston Birchall tarafından yazılan ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından dağıtılan yeni bir raporda finansal kooperatifler, 1850’lerde Almanya’da oluşumlarından başlayarak bugün temsil etmekte oldukları küresel harekete varıncaya kadar incelenmişlerdir.
Birchall ILO ile yaptığı bir mülakatta, krizden önce ekonomistlerin yöneticilerini hisse ile ödüllendirmedikleri için finansal kooperatiflerin yatırımcıların sahip olduğu bankalardan daha az verimli olmaya mahkûm olduklarını söylediklerini belirtmiştir. Ancak, kriz, finansal kooperatiflerin müdürlerinin kardan pay almamaları nedeniyle halka açık özel (PLC) bankalardan çok daha az riskli olduklarını kanıtlamıştır.
"İstikrar ve riskten kaçınma finansal kooperatiflerin DNA’sında yer almaktadır. Bunlar fazlalık verirler ve vermelidirler, aksi takdirde işletme olamazlar. Ancak bu fazlalıkları ihtiyatlara ilave ettikleri için finansal açıdan çok güçlüdürler ve düzenleyiciler tarafından belirlenen sermaye gereksinimleri ile ilgili sorunları bulunmaz.
"Dünyanın başka bölgelerinde bulunan kredi kooperatiflerinin 2008 yılında herhangi bir düşüş ile karşılaşmadıklarını görebilirsiniz. Bunlar bankacılık krizini fark etmemiş olup, yavaş bir şekilde, düzenli olarak ve dramatik olmayan bir şekilde büyümeye devam etmişlerdir".
Kriz dönemlerinde kooperatiflerin diğer bir yararı olan sosyal boyutları da göz ardı edilmemelidir: Ekonomiler küçülüp sosyal yardımların azalması için hükümetlere baskılar yapıldığında, kooperatifler genellikle çok kıymetli bir yardım eli uzatırlar. Kısacası kooperatifler yatırımcılara ait işletmelerin yapamayacağı yollardan sosyal sermayeye katkıda bulunurlar. Kooperatifler ayrıca özel sigortalar veya devlet tarafından sağlanması gereken veya devlet bütçesi küçüldüğü takdirde hiç sağlanmayacak olan sağlık bakım merkezleri gibi hizmetleri sağlama konusunda kritik öneme sahip olabilir.
Ve hiç şüphesiz ki, tüketici kooperatiflerinin tüketicilerin ödeme güçleri azalırken veya hiç yokken çok önemli olan gıda ve diğer temel ihtiyaçlar için kamuya daha düşük maliyetler sunma yeteneği gibi önemli bir yararı göz ardı edilmemelidir.
6 Temmuz 2013 Uluslararası Kooperatifler Günü kooperatiflerin zor zamanlarda ve iyi zamanlarda yapmış oldukları işleri yansıtmak ve bu değerlere dayalı işletme modelinin daha fazla dikkat çekmesini ve küresel olarak desteklenmesini sağlamak amacıyla kararlılığımızı iki katına çıkartmak için bize bir fırsat sağlamaktadır.